Göz Kaybı ve Protez Göz
Travmalar, kazalar, hastalıklar, özellikle göz içi veya etrafındaki tümörler gözde ciddi bir hasara ve hatta göz kaybına neden olabilir. Nadiren de olsa bazen bir gözün tam veya hiç gelişemediği durumlarda doğuştan da göz çok küçük veya hiç olmayabilir.
Göz kaybı veya yokluğu hayatta karşılaşabileceğimiz en dramatik organ kayıplarının başında gelmektedir. Gözün yokluğuyla doğan bir birey veya gözünü herhangi bir nedenle kaybeden bir kişi hem psikolojik hem fonksiyonel olarak bu eksikliği hayatı boyunca hisseder. Yüzün belki de en önemli yapısı diyebileceğimiz gözde böyle bir eksikliğin fonksiyonel olmasa da estetik olarak düzeltilmesi kişinin hayatında çok önemli pozitif etkilere sahiptir. Doğuştan gözü olmayan veya deforme olan bir bebeğin hayatın erken dönemlerinde uygun ellerde rehabilitasyonu oldukça önemlidir. Doğru yaklaşım gelişen yüzde göz ve çevre dokuların gelişmesinin geri kalmamasını sağlayacağı gibi gelişen bir birey için psikolojik olarak da elzemdir.
Gözün doğuştan veya sonradan kaybı veya deformitesi gibi durumlarda oküloplastik ve yüz cerrahisi konusunda tecrübeli bir hekim veya ekiple ilerlemek olası en iyi sonuçları getirecektir. Kişinin görmesi olmasa da görünüşünün düzeltilmesi psikolojik sağlığını korumasını sağlayacaktır.
Bu tür durumlarda hastanın yaşına, gözün kaybına neden olan olguya ve yüzdeki dokuların durumuna göre farklı rehabilitasyon seçenekleri değerlendirilebilir. Temel yaklaşım diğer göz esas alınarak kişiye özel hazırlanacak bir protezin kullanımı için gerekli şekilde gözün kayıp olduğu bölgenin hazırlanması esasına dayanır. Bunun için medikal veya cerrahi çözümler önerilebilir.
Göz çevresindeki yumuşak dokularda başlıca göz kapaklarında görülen kötü huylu-kanser- lezyonların en sık karşılaşılan tipi bir cilt kanseri türü olan “bazal hücreli karsinom” dur.
Gözkapağı kanserleri aslında bir çeşit epitelyal tümör (cilt kanseri) olarak düşünülebilir. Tüm kanser türlerinde olduğu gibi aile öyküsü ve genetik yatkınlık yüz ve göz çevresi yapılarda görülen kanserlerin etyolojisinde önemli rol oynamaktadır. Bununla birlikte yüzümüz vücudumuzda dış etkenlere özellikle UV radyasyona en sıklıkla maruz kalan bölgedir. Özellikle göz etrafındaki dokular oldukça narin yapıları dolayısıyla bu dış etkenlerden en çok ve en kötü etkilenen bölgelerin başında gelir. Sigara gibi zararlı alışkanlıklar da yüzde ve göz etrafında kanserojen dönüşümü tetiklediği bilinen önlenebilen faktörlerin başında gelir. Dolayısıyla yüz ve göz çevresi dokularda sıklıkla iyi huylu ve kötü huylu tümörler izlenebilir. Literatüre bakıldığında tüm yüzde görülen iyi huylu kitlelerin en sık görüleni papillomlar iken kötü huylu olanların en sık görülenlerinin başında bazal hücreli karsinom gelir.
Göz Kaybında Rehabilitasyon
Kayıp veya deforme göz durumlarında cerrahi yaklaşım bölgenin proteze hazırlanması amacı ile planlanır. İster doğuştan yokluk ister sonrasında kayıp olsun protez kullanımı için genellikle bölgenin belli bir şekil ve doluluğa getirilmesi gerekmektedir. Doğuştan gözün olmadığı veya çok küçük olduğu (tam gelişememe) gibi durumlarda büyüme esnasında yüzün o bölgesinin gelişme geriliği göstermemesi açısından olabilecek en erken yaşlarda rehabilitasyona başlamak önemlidir.
Bu bebeklerde görsel olarak belirgin bir anomali olduğu için genellikle doğumdan hemen sonra tanı konularak rehabilitasyon arayışı başlanır. Bir göz hastalıkları uzmanı mümkünse bir oküloplasti uzmanının erken dönemde devreye girmesi doğru yaklaşım olacaktır. Rehabilitasyon için çok erken dönemlerden itibaren gözün malforme veya yokluğunun görüldüğü bölgelere hacimi desteklemek ve büyümeyi uyarmak adına bazı yer kaplayıcılar kullanmak gerekir. Bunların konulmasında amaç özellikle kemik büyümesini uyararak yüzün ilgili bölgesinin ileri yaşlarda asimetrik olmasını engellemektir.
Çocuk belli bir yaşa geldiğinde bu yer kaplayıcı malzemeler daha kalıcı olması açısından operasyon ile kalıcı malzemeler ile değiştirilebilir. Yuvanın uygun olduğu durumlarda özel yapılacak protezler kullanılabilecektir.
İleri yaşlarda karşılaştığımız göz kayıplarında sebep sıklıkla travmalar veya kanser sonrasıdır. Bu hastalarda da temel amaç protez kullanımına uygun hale gelecek şekilde yuvanın hazırlanmasıdır.
Bu hastalarda travma veya kaza sonrası veya geçirilmiş kanser cerrahileri sonrası muhtemel doku kayıpları da olabileceğinden ayrıntılı bir yeniden yapılandırma (rekonstrüksiyon) gerekebilir. Bölgeye yeterli hacim kazandırmak üzere uygulanan operasyonlardan sonra genellikle 6-8 hafta içerisinde protez kullanımına geçilebilmektedir.